10 Aralık 2007 Pazartesi

yürekte yara

Payına düşen acıyı hakkını vererek yaşamaktan kaçarsa insan, sözün özünde, yaşamaktan kaçmıştır: İzleyici olur sadece kendi oyununda! Hep yüreğinin yüzeyinde kalır duyguları, hiçbiri(yle) derinlere inemez. Yüzeyin altında sadece boşluk vardır artık: Öyle ki, boşluğu kendisiyle doldurmayı denediği her şeyi yitirir onun (h)içimsiliğinde.

Evet, zordur acısında diretmek.. ..ama.. imkansız değildir!

Her yara gibi, yürekte yarası da kabuk bağlar insanın. Ve her kabuk gibi, bu kabuk da sürekli kaldırılır içkin bir (t)akıntıyla.. ..önü sıra, en fazla izi kalır. En şiddetlisinde bile acının.. ..insan diretse de.. yüreği dayanamaz, er geç genişleyiverir birdenbire. Yürek genişledikçe, dağılır acı içinde, hüzne dönüşür. Tatlı bir hüzne.. Baktıkça, dokundukça izine, hatırlatır; hatırlattıkça yeniden yaşatır geçmişi. İzin vermez alışmaya, alıştıkça yaşlanmaya, yaşlandıkça daha da alışıp,, eskimeye!
 
Küçük bir çocuk yüreği ise daha çabuk genişleyebilir büyüklerinkinden. Zaten, istese de.. ..yaşamdan kopamaz ki çocuk: Henüz oyunun en önemli kısımlarını o yaz(a)mıyordur. İçinden çığlıklar atsa da, ses çıkmaz bu ağlayışlarında gözyaşlarının teninde süzülürken çıkardığının dışında. Koşmak, kaçmak gelse de içinden.. ..çakılıverir olduğu yere, çekiliverir fırtınası dışraktan içreğe, tinsele. Büyümesi gerekir önce, daha çok kendi yazmaya başlamalıdır oyununu. Ancak kendi yazdığı oyunu kenara itip, acısının tadını çıkartabilir!

Hiç yorum yok:

iZ-LeYiCiLeR