17 Şubat 2009 Salı

dÜşÜn tAşIn

Sağlıklı beslenmeyen ve yeterince işlemeyen hiçbir can-lı yapı bir yerden sonra gelişmeye devam edemez. Bu yapı ister fiziksel olsun, isterse zihinsel..

Bu bağlamda, son kullanma tarihi geçmiş, bozulmuş veya çürümüş kaynaklardan beslenen; tek bir kaynak türünü aşırı az ya da aşırı fazla tüketen; besinleri daha sindiremeden sürekli kusmak zorunda kalan,, bir beden ile benzer durumdaki bir beynin sağlık durumları da benzerdir. Ve bunun yanı sıra fiziksel bir uzmanlık alanında yetkinlik için bedenin niceliksel ve niteliksel olarak uygun bir şekilde çalıştırılıp, geliştirilmesi ne kadar gerekliyse, zihinsel bir uzmanlık alanında yetkinlik için de beynin aynı şekilde çalıştırılıp, geliştirilmesi gerekir.

Ne yazık ki bizler bu gerçeği hep göz ardı ediyoruz.. ..ve süpürüyoruz halımızın altına!


Yerine daha sağlıklı düşünme biçimleri gelmiş olsa da ata-larımızdan bize miras kalan, son kullanma tarihi geçmiş düşünce kalıplarında ısrar ediyoruz. Siyasetten dine veya bilimden sanata kadar her alanda bu tür kalıpları öyle kutsallaştırıyoruz ki hem de..

Evet, bazı eskimiş ya da bozulmuş düşünceler bir ölçüde zihinde hoş bir tat bırakırken, sağlık için de faydalı olabiliyor.. ..ama biz o kadar alkolik olmuşuz ki.. ..ser-hoş olmadığımız anda krize giriyoruz.

Zihinsel besin çeşitliliğine de benzer şekilde hiç tahammülümüz yok. Fen bilimcilere sözel bilimleri, sosyal bilimcilere sayısal bilimleri; dindarlara bilimsel makaleleri, bilimcilere dini risaleleri; sünnilere Bektaşi'nin Makalatı'nı, alevilere namaz hocasını; muhafazakarlara devrimci manifestoları, devrimcilere muhafazakar destanları okumayı ve anlamayı yasaklıyoruz. Böylece ne olursak olalım, eksik beslenen beyinlerimiz illa ki sağlıksız oluyor.

Beyinlerimiz ilkin ilk okul sıralarındayken hastalanmaya başlıyor aslında. Yıllar boyu kalitesiz* diyetisyenlerin belirlediği müfredatlara göre kalitesiz* öğretmenlerin elinde hazırlanmış olan kalitesiz besinlerleri yemek zorunda bırakılıyoruz. Üstelik yediklerimizi sindiremeden de yaptıkları sınavlarda kusturuyorlar bizleri. Kusamayanlarımızsa zehirleniyor. Yani okula başladıktan sonra beynimizin hastalanmaması bir mucize gibi.. İşin garibi, yabancı kültürlerin hüküm sürdüğü okullarımızda işler biraz daha düzgün. Onları özellikle koruyan birileri yoksa, yabancı kültürlerin bir parçası olmalı müfredatlarındaki sağlıklı beslenme endişesi..

Belki zehirlenmeleri azaltmak, belki de zenginleri arttırmak için son zamanlarda dersane zincirlerinin fast-food vari test temelli öğretim sistemlerinde öyle kolay kusabilecek bir şekle sokuyorlar ki beyinlerimizi, artık ne yersek kusuyoruz. Toplum olarak bir şeyleri çabuk unutmamız ya da hiçbir şeyi adam akıllı kavrayamamız bundan böyle daha kolay. Zorlamalara hiç gerek yok yani..

Hal böyleyken, çocuk gözlerinde bile hiçbir iz kalmıyor umuda dair..

Aramızdan beş on kişi her şeye rağmen sağlıklı beslenebilmeyi başarabilse de, beynini uygun bir şekilde çalıştırıp, geliştiremediği için arzuladığı zihinsel yetkinliğe ulaşamıyor. Birkaç kişi ulaşsa da gönlünde yatan yere, çoğumuzun yetkinlik ayıracıyla ayrımsanamıyor. Ayrımsansa da varlığı mevcut düzenin devamını tehdit ettiği için.. ..(aramızda) yaşamaya devam edemiyor.

Ah be güzel ülke, nereye böyle?


(*) 'kalitesiz' adılını kullanmayı almaşığı 'kötü niyetli' adılını kullanmaya özellikle tercih ediyorum..

4 yorum:

Sophie dedi ki...

Senin blogunun tonlarını,kullandığın resimleri,değindiğin konuları çok seviyorum,ilgiyle okuyorum;iyi ki bu kadar duyarlısın ve İyi ki buradasın :)

,,sU LeKeSi dedi ki...

Mutlu ettin beni arkidiş.. Hem de tam kendi varlığımdan dolayı bunaldığım bir anda..

Teşekkürler :))

Murat Tuğrul dedi ki...

bunalmak bazen iyi olabiliyor gerçi, mesela yeni çıkış yollarına saptırıyor seni.. Ama yine de fazlası bahsettiğin o bünyeye zararlı.. İşte o yüzdendir ki sana diyeceğim: bozma moralini, hele kendinden dolayı hiç bozma, yoluna devam et..

Bu yazında (bir çok yazında) oduğu gibi BENden birçok şey gördüm.. kelimeler dökemeyeceğim şimdi ama bugün Annemle telefonda iletişememeyle bağdaştırdım deyip orda bırakayım..

Haydi bakalım Palma'dan sevgilerle..

Murat

,,sU LeKeSi dedi ki...

Sağol Palma'daki güzel dost. İstanbul'dan oraya muhabbetle.. ;)

iZ-LeYiCiLeR