7 Haziran 2015 Pazar

Benim oyum...



Memleketteki demokrasi temsili (!) sağ olsun, her seçim dönemindeki gibi insanlar yine zorunda olduklarını düşündükleri partilere oy vermeyi planlıyor. Kimi istikrarı sağla(t)mak zorunda, kimi iktidarı devir(t)mek zorunda, kimi kırmızı çizgileri koru(t)mak zorunda, kimi engellemeleri aş(tır)mak zorunda, vs vs vs. Zorunda olunan şeyler listesi zaman içinde az çok değişebilse de zorunda olma hali her daim mevcut herkeste. Özgür bir birey olarak oy vermek mümkün değil. Oy vermeyerek özgürleşmeye de müsaade yok. Tam bir trajedi oyunu sahnedeki sanki!


Bu zorundalılık hissi yüzünden olsa gerek, hangi partiye oy vereceğini seçerken, insanlar kendilerini çok rahat kandırabiliyor. Diğer partilerin olumsuz yanlarını şişirebildiği kadar şişirirken, oy vereceği partinin olumsuz yanlarını da olabildiğince halının altına süpürüp, görmezden geliyor. Oysa en kolay eleştirebileceğimiz parti kendisine oy vereceğimiz parti değil midir? Eleştiremediğimiz ya da eleştirilerimizin üzerinde hiçbir etki yaratmayacağını düşündüğümüz birileri tarafından bir yerlerde temsil edilmemizin bir kıymeti kalır mı?

Kimse hiçbir şeye mecbur değil aslında. Tüm zorundalılıklar uydurmaca oylamalarda. Verecekseniz, özgürce verin oyunuzu. Biz izleyicilerle etkileşimli ve doğaçlama oynansın artık bu oyun. Öyle olmuyorsa da, her trajedinin sonunda olduğu gibi, bu oyun da oyuncuların olduklarını sandıkları kişiler olmadıklarını fark etmeleriyle bitsin: sahne kararsın, salonla beraber içrekler de aydınlansın!
* * *

 
Ben hayatımda ilk defa bir partiye oy vermeyi planlıyorum: HDP’ye. Fakat niyetim, ne mecliste giderek otoriterleşen AKP’yi geriletmek, ne cuntacıların getirdiği anti-demokratik % 10 barajını anlamsızlaştırmak, ne Kürtlerin hak ettiği temsil gücüne kavuşmasını sağlamak, ne de HDP’yi arzuladığı gibi ezilen tüm kimliklerin koruyucusu yapmak. Tek niyetim, Kürtler’den de sustukları zamanlarda hesap sorabilme hakkına sahip olmak!

Devlet Aklı’nın katlettiği masum Kürt çocuklarının hesabını yıllardır elimden geldiğince sormaya çalıştım bu blog sayfası aracılığıyla. Müslüman olduğum için Müslümanları, Türk olduğum için Türkleri hedef aldım sadece. En çok da sessizliklerini.. ..o, her şeyi meşrulaştıran sessizliklerini. PKK’nin terör eylemleri karşısında bile, çuvaldızı kendimize batırmadan iğneyi batırmadım Kürtlere. Hele barış süreci başladıktan sonra, iyice dikkat ettim onlar hakkında yazıp çizdiklerime.

Bugün HDP’ye oy verdikten sonra barajı aşarlarsa elde edeceğim şey, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın katlini meşrulaştıranlardan hesap sorabildiğim rahatlıkla, 3 yaşındaki Revşen Baliç’in katlini meşrulaştıranlardan da hesap sorabilmek olacak. İşte bu seçimlerde kazan(dır)abileceğim tek şey, bu! İşte bu seçimi benim için öncekilerden ayıran yegâne fark!!


iZ-LeYiCiLeR