8 Ekim 2008 Çarşamba

Din-Siyaset İkilemesinde 1 Birleme

Bedreddin'in anısına..

Dini inanışlar ile siyasi duruşlar birbirinden bağımsız olabilir mi?

Birinin içini Anarşik Müslüman, diğerininkini ise Müslüman Anarşik olarak dolduruyorsam benim cevabım az çok belli olmalı.

Önce bu iki kavrama yüzeysel bir şekilde kökenbilimsel (etimolojik) olarak bakalım. Arapça’dan aldığımız din kelimesi aynı kavramı diğer dillerde karşılayan birçok benzeri gibi yol, yön, ölçü anlamlarıyla yüklenebiliyor. Yine Arapça olan siyaset kelimesi ise at bakıcısı/terbiyecisi (seyis) kelimesi ile aynı kökten türüyor. Yunanca’dan aldığımız eş anlamlı politika kelimesinin şehir (polis) kelimesinden türediği gibi..

Kökenbilimsel olarak din ve siyaset birbirini kendi çıkarları için kullanan iki ayrık kavram olarak değil, insanın çıkarları için kullanılan iki kapsaşır kavram olarak görünüyor.

Şimdi biraz daha derinlemesine bakalım.

Dinde Siyaset

Kur’an’a göre özünde tüm dinler bir ve Tevhid Dini. Bu özün dinler kümesindeki tümleşiği ise Şirk Dini oluyor. Dini bir düş, düşünce, söz ya da eylemin herhangi bir zaman-mekanda Tevhid Dini’nin ne kadar içinde olduğu, o zaman-mekanda onda Kelime-i Tevhid etkinliğinin ne kadar amaçlandığı ve ne kadar olduğuyla belirleniyor. Diğer bir deyişle, herhangi bir kişinin üzerinde olduğu din uçlarından biri mutlak tevhid, diğeri mutlak şirk olan sürekli bir tayfın üzerinde zamana bağlı konumu değiş(ebil)en bir nokta gibi.

Bu iki dinin arasındaki sınır inanış biçimleri açısından oldukça belirsiz ve değişken görünüyor. Oysa aynı sınır {İbrahim, Musa, İsa, Muhammed,,} ile {Nemrut, Firavun, Karun, Bel’am,,} arasındaki siyasi duruş farklılığı kadar belirgin ve sabit. Zira Kelime-i Tevhid’in etkinliği siyasi bir etkinlik: {İbrahim, Musa, İsa, Muhammed,,} araç-amaç ikilemesince (dikotomisince) yeri geldiğinde devrimci, yeri geldiğinde muhafazakar oluyor. {Nemrut, Firavun, Karun, Bel’am,,} ise her daim muhafazakar..

Siyasette Din

Bizim zaman-mekanımızda zamanın inatçı evlatlarından, devrimcilerden mi olmak gerek? Yoksa mekanın kararlı sakinlerinden, muhafazakarlardan mı?

İktisat (ekonomi), sağlık, eğitim-öğretim, felsefe, bilim, sanat,, bu ülkede sizce hangileri yolunda? Bu alanlarda sizce neleri korumalıyız, neleri devirmeliyiz? Dini inanışınız veya siyasi duruşunuz araç-amaç ikilemesince bu konularda karar almanızı nasıl etkiliyor? Din ve siyaset.. ..bu ülkede sizce bunlar ne kadar yolunda?

Tüm toplumsal sorunlarımız karşılıklı iktidar ilişkilerimizin birer birer dondurulup, tahakküm ilişkilerine dönüştürülmesinden türevleniyor gibi. Eş-eş, veli-evlat, öğretmen-öğrenci, hekim-hasta, ast-üst, patron-işçi,, tüm iktidar ilişkileri ortasından kırılıp, kırık uçlardan soyut ve otoriter 3. kişilere, en çok da devlete kaynak yapılıyor. İkili ilişkiler kırılıp üçlü olarak yeniden kurulduğu için bunalımlar/sürtünmeler ortaya çıkıyor (bkz: “frustration in spin glasses” ya da “3 ve trajedi”), ilişkilerde esneklik ve tersine çevrilebilirlik ortadan kalkıyor, iktidar tahakküme dönüşüyor. Bunalımları azaltmak adına karşılıklı sorumluluklar o 3. kişiler üzerinden soyut bir düzleme aktarılıyor ve sorumsuzluk meşrulaşıyor.

Oysa Kur'an'da Allah kulları ile arasındaki ikili ilişkilere Peygamberler'ini bile sokmadığı gibi, ikili kul-kul ilişkilerine kendisi bile karışmıyor (bkz: "kul hakkı"). Kelime-i Tevhid'i Müslümanlara farz kılarak, Allah-kul ve kul-kul ikili ilişkilerini 3. kişilerin müdahalelerine karşı koruma altına almayı (da) istiyor.*

Din ve Siyaset

Hem Müslüman, hem de Anarşik olduğum için, içinde efendi-köle benzeri tahakküm ilişkilerinin olduğu hiçbir sosyal sistemde yaşamak istemiyorum! Bu tür ilişkileri meşru kıldıklarını, doğurduklarını ve barındırdıklarını düşündüğüm için de dini inanışımı (hak kabul edilsin ya da edilmesin) hiçbir mezheple ve siyasi duruşumu (yasal kabul edilsin ya da edilmesin) hiçbir örgütle sınırlandırmıyorum. İlişkilerde iktidarı (bağlılıkları) tahakküme (bağımlılıklara) çevirip, öz-ü-gürlüğü dışlayan tüm otoritelere ve şirki içleyen tüm putlara karşı çıkıyorum. Ve içinde olduğum bir şeyi değiştirmek istiyorsam, önce kendimi değiştirmem gerektiğini biliyorum!

(*) Müdahale etmeyi dahil olmak anlamında kullandım. Yanlış anlamalara açık olduğu için bunu biraz açmak istiyorum. İkili bir ilişkide tarafların isteği üzerine hakemlik yapıp, yorum sunmak ya da adaletsizlik içeren bir ikili ilişkide adalet tamamlanıncaya kadar zalim tarafa karşı durup, mazlum tarafa destek olmak bu ilişkilere dahil olmak anlamına gelmiyor. İkili bir ilişki bu gibi durumlarda üçlü bir ilişkiye dönüşmüyor: İkili ilişki sayısı bir süreliğine birden üçe çıkıyor ama üçü asla birleşmiyor.

Hiç yorum yok:

iZ-LeYiCiLeR