4 Ocak 2008 Cuma

CaN aTeŞiN-De


Yılın birinci akşamı ateşler içinde yatağa düştüm. Birkaç gün boyunca ne yaptıysak yapalım hiç inmedi ateşim. Doktora bile gittim. Hatta ilaç kullanmaya başladım. 15 senedir aspirin bile kullanmamıştım oysa. Hastalık adına beni üzen tek şey bu kirlenme hissi oldu.

Hipotalamusumla beraber pireyi yakalım derken, yorganı da yakıyorduk sanırım. Kaslarım, kasıklarım eridi, kemiklerim sızladı. Yattığım yatak bile bana dayak atıyormuş gibiydi. Vücut benim kontrolümden çıkmıştı. Vücut ile ben dediğim şeyin ayrılığını ayrımsadım bir kez daha.

En çok gözlerim yandı. Kör olmaktan korktuğumu söyleyebilirim. Bu yüzden ıslak bezi en çok gözlerimin üstüne koydurdum.

Geceleri ateş iyice yükseliyordu. Uyumadım hiç. Ama çözemediğim bir bilmecenin çözümüne bir adım daha yaklaştım sanırım.

Bilinç bir anlatıcı mı? Ben dediğim şey ile bilinç arasında ilişki nasıl bir ilişki: Aynı şey mi ikisi? Yoksa örtüşüyorlar mı bazı yerlerde?

Geceleri yüksek ateşte vücuttan tamamen bağımsız, bilinçle baş başa kaldık sanırım. İlkin onun anlatıcı olduğuna ikna oldum. Ama o kadar hızlı anlatıyordu ki yetişemiyordum ona. Ve çok yoruyordu bu beni. Bir gece bir ömür kadar uzundu sanki. Ben dediğim şeyin bilincin dinleyicisi olduğuna ikna olmadan önce bir deney yapmak istedim.

Gecenin bir kısmında müziği açtırdım. Birden yavaşladı bilinç. Meğer geceleri hızlanması ve yer yer saçmalaması dinleyici sayısının bire inmesi, anlatılacak şeylerin azalması ve başıboş kalmasındanmış.. Sadece geceleri daha çok yükselen ateşte sinir hücrelerinin gelişigüzel ateşlenmesinden değilmiş.. Kim bilir, belki ikisi de aynı şeyin farklı dillerde söylenmesidir.

İlginç bir kurgu ortaya çıktı böylece: Bilinç kesinlikle an’latıcıydı, kendi deneyimimle de kendime ispatlamış oldum.

Yapılanları yapanlara, etkileşimleri etkileşenlere anlatmaya kalkan bilinç. Belki de ben ve vücudum an’laşabilmek için bir araç olarak ürettik seni. Her şeyi anlatmadığını biliyorduk . Bazen kendi kurgularını anlattığını da.. Kimi zaman sayının arttığını da.. Ama en azından ben, saçmaladığın anlarda rahatlamak için seni başka bir şeylerle meşgul etmek gerektiğini bilmiyordum.

Aslında yazmazdım belki bunları. Ama hastalığın/iyileşmenin bu aşamasında tahriş olmuş boğazım ve öksürmem konuşmama izin vermiyor. Dışarı da çıkamıyorum. Ve ben sıkıldım artık.

Sevgiyle,,
oNuR :: sU LeKeSi

1 yorum:

ozlem dedi ki...

hastalığından bile kendine an'lamlar çıakrıyorsun ya- o yüzden geçmiş olsun demeyeceğim.. iyi ki hasta olmuşsun bak :)

iZ-LeYiCiLeR