Bu çağda yaşadığı şehrin bir
başka halktan fethini kutlama yaparak mı an'malı vicdanı hür bir halk, yas
tutarak mı?
Yuh bana, bir bu kalmıştı değil
mi eleştirmeye kalkmadığım! Fakat fetih kutlaması yapan bir halk,
Bulgaristan'daki Trakya Müslümanları'nın, Ermenistan'daki Hocalı Azerileri'nin,
Irak'taki Musul Türkmenleri'nin, İsrail'deki Filistin Arapları'nın, Çin'deki
Sincan Uygurları'nın acılarını paylaşıp, onlar için samimi bir şekilde yas
tutabilir mi sizce?
Ya da böyle bir halk devlet olup,
bu acıların hesabını sorabilir mi? Yoksa devlet olduğunda 1915-17'de Anadolu
Ermenileri'ni, 1937-38'de Dersim Kürtleri'ni, 1955'te İstanbul Rumları'nı,
1978'de Maraş Aleviler'ini yeterince düşünmeden ve hiç üzülmeden yerinden
yurdundan edebilir, benzer acılara sebep olabilir mi?
İşte bu yüzden fetih
kutlamalarımızı el(-l)eştirmek istiyorum. Savaşı övmeyelim. Hele de çoğumuz
müslüman olduğunu söylerken!
Durayım ama, Muhammed Peygamber "İstanbul'u
fethedecek komutan, ne güzel komutan; İstanbul'u fethedecek asker, ne güzel
asker" dememiş miydi? Sanmıyorum: büyük olmak başka, güzel olmak başka!
Bakın kardeş katlini vacip kılan o büyük komutanı övdüğü söylenen peygamberine
Kur'an ne diyor:
"..Halkı yerinden yurdundan
sürmek ise Allah katında çok daha kötüdür. Baskı, zulüm ve zorbalık,
öldürmekten daha beterdir.." (Bakara 217)
Biraz daha din-leyin Kur’an’ı: savaşın sadece zulme karşı
yapılmasını istediğini, aksi taktirde savaşın kötü bir şey olarak
değerlendirildiğini göreceksiniz. Öyleyse nereden geliyor bu fetihleri
kutlamalarla an’ma geleneği?
Müslümanlıktan önceki savaşçı kimliğimizden mi? Hayır,
savaşçı olduğumuz kadar göçebeydik de o zamanlar. Hem öyle olsa müslümanlıktan
hiç nasibimizi almamış olurduk.
Peki ne zaman başladı bu gelenek? Muhtemelen Haçlı
Seferleri’yle kavrulan ve İstanbul’un fethiyle biten o karanlık ortaçağda.
Ne olursa olsun, bugün an’lamamız gereken toplumsal bilinç altımızı
ortaçağın bilincini yansıtan bazı büyük geleneklerimizden arındırmadan, yarın
bizi daha büyük yapacak, dünkülerden daha güzel, yeni geleneklere
başlayamayacak olmamız.
2012'de bir fethi illa
an'acaksak, gelin an'ma törenlerine yerinden yurdundan ettiğimiz halkları da
çağıralım: hep beraber savaşı lanetleyip, barışı övelim. Daha güzel olmaz mı?
Hem Arapça’dan aldığımız fetih kelimesi açmak kökünden geliyor, an’ladığımız
gibi dışarı atıp, kapamak kökünden değil.
1 yorum:
Fetih kavramının aslında şehirlerle mi yoksa yüreklerle mi ilgili olduğu konusunda müslümanlar olarak sağlıklı düşünemiyoruz.
Bu tıpkı Avrupa'daki Türkler için istediğimiz hakları kendi ülkemizde yabancılara vermek söz konusu olduğunda miliyetçi duygularımızın kabarmasına benziyor.
Güzel paylaşım.
Yorum Gönder