14 Ocak 2008 Pazartesi
3 dÜş-kÜn-LeR: Mezhepçiler, Irkçılar ve Mehdiciler
3 düşkünlerin ilki aklı burhanda olup, yolda yürürken düşenlerdir: Düşünceyi putlaştırırlar, Mezhepçilerdir* onlar.
Mezhepli olmak dince caiz, bilimce doğru ve sanatça güzeldir. Mevcut hiçbir mezhepte olmamak da aslında bir mezhepliliktir. Mezhepler mezhepliler için sorgulanabilir, eleştirilebilir ve geliştirilebilirdir.
Mezhepçilik dince caiz değil, bilimce yanlış ve sanatça çirkindir. Mezhepçilik yapanların sahip oldukları onlara sahip olmaya başlar. Mezheplerini sorgulayamaz, eleştiremez ve geliştiremez mezhepçiler.
Onların dindarları dinlerini paramparça edip, hizipleşenlerdir, gerçek Müslümanların onlarla işi yoktur. (6 En’am/159) Her bir hizip, kendi yanındakiyle övünür durur. (30 Rum/32) Sünnetleri farzlaştırıp, farzları sünnetleştirir; önderlerini Mehdileştirler. Yaratılmış akla iman etti(rdi)kleri için, şirke düşerler. Dışarı bakmazlar ve dinin örtülmelerine karşı çıktığı her şeyi birer birer örterler.
Bilimcileri, bilimin gerçeğin bilinen en doğru modeli olduğunu ve bu modelin sürekli evrilmesi gerektiğini kavrayamaz. Teorilerini veya disiplinlerini inançlaştırırlar dindarları gibi. Alimin dışsal keşifle bilime indirgediklerini ve yöntemlerini mutlak ve durağan sanırlar. İçlerine bakmazlar ve bilimin ortaya çıkartmak istediklerinin ortaya çıkmasını engellerler.
Sanatçıları dindarlarına daha çok benzer ama. Şairin içsel keşifle şuura çıkardıklarını ve yöntemlerini mutlak ve durağan sanırlar. Taklitçi ve yobazdırlar. Dışarı bakmazlar ve sanatın ortaya çıkartmak istediklerinin ortaya çıkmasını engellerler.
3 düşkünlerden ikincisi gözü beyanda olup, yolda yürürken düşenlerdir: Düşüşceyi putlaştırırlar, Irkçılardır* onlar.
Etnik ve kültürel bir kimliğe sahip olmak dince caiz, bilimce doğru ve sanatça güzeldir. Kimliksel özgüllükleri çeşitliliği, çokluğun birli(kteli)ğini (vahdet-i kesret’i) besler. Kimlikler tanışabilir, etkileşebilir ve paylaşıp büyüyebilir.
Kimlikçilik/ırkçılık dince caiz değil, bilimce yanlış ve sanatça çirkindir. Irkçılık yapanların sahip oldukları onlara sahip olmaya başlar. Kimlikler tanışamaz, etkileşemez ve paylaşıp gelişemez onlar için. Çeşitliliğe zarar verir ve birliklerini çoğaltırlar.
Onların dindarları kendilerini seçilmiş kavim olarak adlandırıp, tanrılarını millileştirir. Ya da başka kavimleri lanetlenmiş kavim olarak adlandırıp, tanrılarını ümmileştirirler. Peygamberleri üstünlük sıralamasına sokmayı denerler. Müslümanlaş(tır)ırken Araplaş(tır)mayı denerler. Ya da Müslümanlaşırken Araplaşma korkusunda aşırıya gidip, Müslümanlaşmazlar.
Bilimcileri ve sanatçıları da en az dindarları kadar savaşa ve öl(dür)meye hizmet eder. Komünistleş(tir)irken Slavlaş(tır)mayı, Demokratikleş(tir)irken ve Modernleş(tir)irken Batılılaş(tır)mayı denerler. Ya da Komünistleşirken Slavlaşma, Demokratikleşirken ve Modernleşirken Batılılaşma korkusunda aşırıya gidip, yozlaşırlar.
3 düşkünlerden üçüncüsü gönlü irfanda olup, yolda yürürken düşenlerdir: Düşceyi putlaştırırlar, Mehdicilerdir* onlar.
Düş kurmak dince caiz, bilimce doğru ve sanatça güzeldir. Devinmeyi, değişmeyi ve (d)evrilmeyi tetikler. Düşler(l)e tutsak olmak/Mehdicilik ise dince caiz değil, bilimce yanlış ve sanatça çirkindir. Devinmeyi, değişmeyi ve (d)evrilmeyi engeller.
Onların dindarları ezilenlerdense mevcut statükoya karşı çıkmamak ve onu kabullenmek için düşlerini gerçekleştirmeyi beklenen kurtarıcılara, Mehdilerine bırakır ve onu güçlendirir; ezenlerdense mevcut statükoya karşı çıkılmaması, onun kabul edilmesi ve güçlenmesi için kaderciliği yaygınlaştırır. Bir Mehdi gelirse gerçekten, Mehdi’yi öldürmek için en önde koşanlar da çoğunlukla onlardandır. Ya da İsa, Buda gibi peygamberlerini tanrılaştıranlar, Musa, Prometheus gibi peygamberlerini Tanrı’yla mücadeleye sokanlar, Muhammed gibi peygamberlerini Tanrı’nın tek yaratış nedeni sayanlar.. Ahiret için dünyadan veya dünya için ahiretten yüz çevirmişlerdir aslında.
Bilimcileri ve sanatçıları da en az dindarları kadar ütopyacıdır. Ütopyaları onlara sahip olmaya başlar ve ütopyacılık totaliterliği tetikler.
Her 3 alanda da (din, bilim, sanat) düşkünlükten korunmanın en iyi yolu bireysel veya toplumsal olarak 3 düş-’ü bir arada barındırmaktır. Aklı burhanda olup düşünerek, gönlü irfanda olup sezerek, düşleyerek ve gözü beyanda olup okuyarak*, düş(üş)erek* yolda yürümeyi deneyenin varacağı yer muhakkak hakka en yakın olandır. Hak 1’dir. 1’den 2’ler, zıtlar oluşur. Onlar içselleştikçe, onlardan da 3’ler.. Ve tüm çoğullar da bu 3’lerden ve etkileşimlerinden.. Bu yüzden O’nun hakkı* 3’tür.
Sevgiyle,,
oNuR :: sU LeKeSi
(*) Anlam, kavram uzayı genişletilmiş olarak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
merhabalar; TDG kitabı hakkında yazışmıştık en son, merak ettim alıp okumaya zamanınız oldumu diye?
yeni yıla hastalanarak girdim. yüksek ateşten de en çok gözlerim etkilendi :( hastalık geçmesine rağmen, gözlerim hala çok yorgun. biraz kendime gelir gelmez kitabı edinip, okuyacağım. isterseniz bana mail atın adresinizi ve ben kitabı okur okumaz size yorumlarımı göndereyim ve kitap üzerine tartışalım.
adresim onur.pusuluk@gmail.com
Hayırdır inşallah.
Askerdeydim yetişemedim.
Askerdeki bi diyalog geldi aklıma. Gece koğuşta yatıyorum Baenim badi (Ben ranzanın üst katındayım badi (Gokhan) alt katta yatana deniyor)
Cavit : Olm bi şey bilmiyosun kanuşuyosun. Mezhebin ne senin?
Gokhan : Hiristiyanım olm ben.
Taylan : Helal lan. Ben de işime gelen mezhebi tutuyorum sabah Hanefiyim akşam Şafi.
TDG'yi edindim rexart kardeş..
Yorum Gönder